31 Ağustos 2009 Pazartesi

''Şimdi mi?''

Yüksek lisans mülakatı için okuluma gitmiştim bugün.Güya mülakattı yani sözlü sınav olacaktı ama sonra yazılı yapmaya karar verdiler.E biz sözlü diye gittik,kalem,silgi bir şey yok yanımızda.Hemen kantine koşuşmalar başladı tabi.Ben de aldım kalemimi,çıkarken asansöre bineyim dedim,bu yaşta kolay mı dört kat çıkmak:)
Kimden genal
Kimden genal
Asansöre bindim,kapı kapandı ve aynı anda ışık da söndü.Önce sakindim.Genelde öyleyimdir.Ve sanıyordum ki hep öyle olurum...Ama sadece iki dakika sürdü sakinliğim.Sonra telaşlandım.Telefon da çekmiyor...Kapıya vurdum,seslendim,bir yandan da çağrıya basıyorum.Ama net olarak hatırladığım şey:Çok korkuyorum
Kimden genal
''Şimdi mi?'' diye aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum.Filmlerde gördüğüm sahneler aklıma geliyor,bir süre sonra havasız kalabileceğimi düşünüyorum ve yine ''Şimdi mi?Herkese gelecek olan bana şimdi mi geldi?Daha erken değil miydi?''
İnsan ne tuhaf.Demekki yüz yıl yaşasam hala ölmek için erken olduğunu düşüneceğim.Madem bu dünyayı bu kdr seviyorum,madem ayrılmak ihtimali bile beni korkudan delirtiyor öyleyse neden böylesine sevdiğim dünyada her günüm şenlik havasında geçmiyor?İlginç...

Asansör şöyle birşey olsa
Kimden genal
hiç değilse dış dünyayla iletişim devam ettiği için o kdr çok korkmam.Ama malesef bunlardan değil...Neyse fazla uzatmayayım.Sesimi duydular ve kapıyı açtılar.O kdr mutlu oldum ki...
Kimden genal

Giittim yazılıma girdim.Tabi merdivenleri kullanarak.Dört kat da neymiş,vız gelir:)Şimdi gülüyorum ama ciddi ciddi ölüyorum sandım:)Dikkat edin ha!

30 Ağustos 2009 Pazar

Bahçe,bahçe,bahçe...

Kimden sinop2

Melikemin bahçesinden bir kaç kare...
Kimden sinop2

Kimden sinop2

Kimden sinop2

İlk defa gördüm fındık ağacını ve tabi ilk defa dalından kopardım.Çok lezzetliydi.Ama yeşil kabukların içinden çıkan bir böcek var,kulak böceği diyorlar,o kdr hızlı birşey ki çıktığıyla kaybolduğu bir oluyor.O kaybolana kdr biz çığlık çığlığa kaçışıyoruz,sanki ne yapacaksa:)
Görmemişin biri dalından bir fındık koparmış onun da fotosunu çekmiş arkadaşlarına göstermek için.Ama insan hem görmemiş hem de acemi fotocu olunca böyle bulanık bir şey çıkmış işte ortaya:
Kimden sinop2

Böyle bir bahçem olmasını hep istedim,hala da isterim.Ama şimdiye kdr tüm çabalarım boşa çıktı.Evimizin arka bahçesini adam etmeye çalıştım önce,çok uğraştım,temizledim,kazdım,suladım,olmadı.Çünkü yeterince güneş görmüyordu.Sonra mecburen saksılara kaldım.Saksıda domates,saksıda soğan,saksıda biber...Hangisinde başarılı oldum peki?Sadece soğanda.Diğerleri yine olmadı.Şimdi çok sevgili saksı soğanlarımızı iftarda yiyoruz taze taze:)
Anneciğimin Antalya'daki o küçücük bahçesi de çok güzeldi.Asması,erik ağacı,elması,hurma ağacı bile vardı,henüz meyve vermemişti ama olsun.Küçük yeşillikleri saymıyorum bile;marul,maydonoz,soğan,biber...Şimdi ne haldedir bilmiyorum malesef,çok uzun zaman oldu evimi görmeyeli:(
Kimden sinop2

Böyle bir yerde kim yaşamak istemez?Bakıyorsun ağaçlar,çiçekler;başını kaldırıyorsun deniz...
Kimden sinop2

Kimden sinop2

30 Ağustos

Kimden Başlıksız Albüm

Zafer Bayramımız kutlu olsun...

28 Ağustos 2009 Cuma

''Bizi kim gömecek peki öldüğümüzde?''

Kimden Başlıksız Albüm

Elmas ve Gizem Nazlı öldü:(Bu fotoyu dün akşamüstü parkta çekmiştim,biraz dolaşsınlar diye gittiğimizde.Eve geldiğimizde birşeyleri yoktu aslında ama yarım saat sonra Elmas öldü.Kübranaz o kdr üzüldü ki,çadırına girip ağlaya ağlaya neredeyse bir saat geçirdi.Ne dediysem teselli edemedim.Gizem Nazlı'yı suçluyordu Elmas'ın ölümünden dolayı ama sabah kalkıp onun da öldüğünü görünce düşünün artık ne hale geldiğini.''Ne güzel kardeşim olmuşlardı anne,niye öldüler?''sürekli tekrar ettiği cümle.
Kabullendikten sonra onları ne yapacağımızı soruyor.Balıklarını ve Pembiş'i yaptığımız gibi onları da gömeceğimizi söylüyorum.Ve beni şok eden soruyu soruyor:''Bizi kim gömecek peki öldüğümüzde?''!!!
Açıkçası hiç beklemediğim bir soruydu ve cevabını düşünmüşlüğüm de yok daha önceden.İnsan böyle bir şeyi durduk yerde neden düşünsün ki?Düşünmez tabi.Ama bugün sabahtan beri bunu düşünüyorum.Kübranaz'a ''O zaman yanımızda kim olursa onlar gömer.'' dedim;''Babam mı?''dedi!
Gerçekten beni kim gömecek?Beni seven biri mi?Bunu ister miyim?Gerçi o zaman bu benim için önemli olmayacak ama Yakışıklımın beni gömmesini ister miyim bilmiyorum.Annemin ölü ama hala güzel olan yüzüne defalarca baktım,''Bakma korkarsın''diyenlere inat.İnsan annesinden korkar mı...Sanki kafamda ona ait daha fazla görüntü olsun istiyordum.Ya da öldüğünü kabullenmem aksi durumda çok zor olacakmış gibi geliyordu bana.Aslında öyle olmadığını da gördüm.Ölümü kabullenmek zor değil.Ama bunu bu kdr doğal karşılamak bana tuhaf geliyor.Ölümü hep kendimizden ve sevdiklerimizden uzak düşünürüz ya,sonra onlardan biri öldüğünde ilk yaşadığımız şey büyük bir şoktur.Ölüm vardır evet ama bize de mi vardır!
Bize de var olduğunu görüyoruz elbet.Ama bir şarkı sözü var Patty Loveless'ın:''Time will ease your pain.''Bu sözü bu kdr sık kullanacağımı düşünmezdim ama gerçekten de zamanın ilaç olmadığı hiç bir acı yok.Nereden nereye geldim;evet annemin yanındaydım ama gömülürken değil.Beni tanımayan birileri gömsün beni,böylesi daha iyi sanki.Henüz beş yaşında bile olmayan bir çocuğun basit sorusu tüm günümü altüst etti...
Kimden Başlıksız Albüm

Kimden Başlıksız Albüm

Biraz önce bu filmi izledim televizyonda.Bu kdr güzel olmasını beklemiyordum izlemeye başlarken ama güzeldi.Özellikle takılıp kaldığım bir konuyu işliyordu;yapmak istediğin şeyi erteleme,yap.Daha sonra vaktimiz olduğundan nasıl bu kdr emin olabiliyoruz değil mi.Son sahnelerden birinde hocanın bir kitabının ismini gördüm:''Sadece Yapmadıklarımızdan Pişman Oluruz.''.......

AŞK...

Aşk benim mabedimdi..

Aşk sağ yanımdı
Aşk bir omuzdu yaslandığım
Aşk yanında ağladığım
Gittin bitti...

Aşk küçük çocuktu içimde
Aşk aldığım soluktu
Aşksız ellerim soğuktu
Gittin bitti...

Aşk gözyaşımdı
Aşk senle doğmam
ve Aşk beş yaşımdı
Gittin bitti...

Aşk özlemimdi
ve Aşk sana hasretimdi
ah Aşk sanki nefesimdi
Gittin bitti...

Aşk sana şarkımdı
Aşk sensiz ahımdı
ve Aşk benim aklımdı
Gittin bitti...

Aşk dünüm, bugünümdü
ve Aşk her gece düğünümdü
Aşk içimde yaşattığım çocuk
Gittin bitti...

Aşk sarhoşluktu
Aşk senle varolmuştu
Aşk bir bakışındı
Gittin bitti...

Aşk benim mahremimdi
ve Aşk benim mabedimdi
ki Aşk sevgimin sırrıydı
Gittin bitti...

Aşk benim sevincimdi
Aşk benim ümidimdi
Aşk benim için sendin
Gittin bitti...

Aşk sonsuz diyen sendin
Aşk ölmez diyen sendin
Aşkı öldüren de sendin
Gittin bitti...

Aşk umuttu,yaşamdı
Aşk,seni aramamdı
Aşk sensiz yalnızlık kokan sokaklardı
Gittin bitti...

Aşk ilk merhabamızdı
Aşk elimi tutuşundu
ve Aşk yanımda uyuyuşun
Gittin bitti...

Aşk unutulmaz mutluluktu
ve Aşk bulunmaz bir konuktu
Aşkı ben kovmadım ki
Gittin bitti...

Aşk masum bir heyecan
ve Aşk sevecen olgunlaşan
hani Aşk asla eskimezdi
Gittin bitti...

Aşk bendeki bir yürek
ki Aşk bendeki sen demek
ve Aşk kanıyor şimdi ya
Gittin bitti...

Aşk adının her harfi
ve Aşk her hücremdeki sen
Aşk sensiz ağlıyor
Gittin bitti...

Aşk bir deniz içimde
Aşk bir gökyüzü sen gibi
Aşk sana hasret şimdi bu gözlerde
Gittin bitti...

Ümit Işıkdağ

...

BENİ ANLAMAYIŞINA
Sana bir uygarlığı getirdim;anlamadın
Yavuz kahramanları,şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim;anlamadın

Sevda suya karışır,sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadın derinde
Karalar bağlamadın;beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm,ağlayamazsın

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O,coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın,uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın,boyanma

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm,ağlayamazsın
Nurullah Genç...
Aşk,karşılıksız aşk,vefasızlık ancak bu kdr güzel anlatılır.Böyle şiirleri okuduğumda ''Neler yaşamış,ne kdr acı çekmiş ki bunları yazmış...''diyorum.Bazı şarkılarda da var aynısı.Bunlara baktığında ''benimkiler de şiir mi!'' diyor insan ister istemez..

27 Ağustos 2009 Perşembe

Az kaldı:)

Konya için iftar vakti:19:37.Ve benim yemek istediğim şey sadece:
Kimden Başlıksız Albüm

Hepsi benim olsun,sadece benim olsun,hatta daha fazla olsun...Bunu bitirip biraz vakit geçtikten sonra da şöööyyylee kooocaamaaan bir fincan dolusu kahve olsun:
Kimden Başlıksız Albüm
Neyse ki az kaldı iki K'ye kavuşmama...

sarı şeker şeyler...

Kimden Başlıksız Albüm

Merhaba ve günaydın.Tanıştırayım;bunlar meleğimin civcivleri.İsimleri Gizem Nazlı ve Abdülkadir.Aslında Abdülkadir'in adı dünden beri dört beş kere değişti;bir Elmas oluyor,bir Abdülkadir.Gizem Nazlı anasınıfından arkadaşımız ve adı dilimizden hiç düşmez.O kadar ki bir kardeşimiz olursa kız olacak ve adı da tabi ki Gizem Nazlı olacak.Küçükhanım öyle istiyor.Elmas ve Abdülkadir de anlaşıldığı üzere diğer iki yakın arkadaşı.Bir de Ümit vardı ama ,isim düşünürken onu hatırlayamadı galiba.Arkadaşlarına bu kdr değer veren meleğimin adı da:
Kimden sinop2

Daha önce de bir civcivimiz olmuştu,onun adı Pembiş'ti,hani boyuyorlar ya sprey boyayla,onlardandı.Ama çok yaşamadı,bizdeki beşinci gününde öldü.Sihirlinin sayfasında bir resim var şimdi işte onların en arkada olanı bizim Pembişimizin aynısı.http://sihirliellerankara.blogspot.com/O ölen ilk hayvanıydı,çok üzülmüştü.Birlikte gömdük ve alıştı.Hatta daha sonra aralıklarla ölen dört balığının hepsini de tek başına gömmek istedi.Onlar zaten başka hikaye;küçükhanıma doğumgünü hediyesi olarak almıştık.İki tanesi bir ay kdr yaşadı,diğer ikisi ilk hafta ölmüştü.Neyse,sabah sabah ölümlerden girdik.Şimdi iki sarı civciv evin içinde koşturup duruyor civcivleyerek(bu da onun tabiri).Kübranaz nereye gitse peşindeler.O kdr mutlu oluyor ki,beni seviyorlar diye.Sabah uyanır uyanmaz yanlarındaydı,kutularından çıkarmış,suyu önlerine koymuş;''Anne bak sabaha kdr beni çok özlemişler,hemen yanıma geldiler.''diye mutlu mutlu sırıtıyor.Artık kim kimin yanına gitti,kim kimi özledi,bilen biliyor:)
Kimden Başlıksız Albüm

Kimden sinop2

Hayvanlara özellikle kuşlara ilgisi acayip.Tabi bu durum bazen zavallı kuşların aleyhine oluyor ama elimizden geldiğince onları bizim cadıdan korumaya çalışıyoruz...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

...

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine,seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa ,çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..
Arkadaşım,hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
Can Yücel
http://nalandolmaci.blogspot.com/
Arkadaşımın bloğunu dolaşırken gördüm .Elimizdekilerin kıymetini bilmek ,neden onları kaybetmeden önce pek mümkün olmuyor?Ya da daha zamanımızz varken neden yapmıyoruz yapmak istediklerimizi?Ertelemek neden?Nasıl bu kdr emin olabiliyoruz ki daha vaktimiz olduğundan ve yeni şeyler için de fırsatımız olacağından?Seviyorsan şimdi söyle,istiyorsan yap,bekliyorsan bekleme,sen ona git...Yarının var mı,nereden biliyorsun?

Tombala...:)

Kimden sinop

Merhaba.Sevgili küçük şehrimden bir fotoğraf daha.Ortada görülen ince kısım önceleri yokmuş anlatılanlara göre.Bu tarafta kalan yer bir adaymış.Zamanla orada bir tombala oluşmuş ve bu şekli almış.(Tombala için dipnota bakınız:))Bu tarafa hala ada diyorlar.Bu kısımda diğer tarafa göre daha çok yapılaşma var.O kdr çok bina yapılmış ki...Gerçi çoğu yazlık ya da otel olarak düşünüldüğü için çok estetikler ama ben diğer tarafı tercih ederim,daha sakin ve daha boş olan kısmı.
Kimden sinop

(Dipnot:Tombala:Kıyıya yakın bir adanın,kıyı setleri ile ana karaya bağlanması sonucu oluşan şekil.)
Bu arada gecikmiş bir Ramazan kutlaması borcum var değil mi?Hepimiz sağlıklı,huzurlu ve hayırlı bir Ramazan geçiririz inşallah...

25 Ağustos 2009 Salı

Nihayet...

Offf offf!!!Ne kdr zor oldu bu fotoları eklemek,bilseniz...Yani her saniye ''blogcu nerdesin!'' dedim ki blogcuyu arayacağım hiç aklıma gelmezdi:(Neyse beni sinirlere salarak sonunda oldu işte.
Samsun-Sinop arası sıkça rastladığımız görüntülerden biri;kurumaya bırakılmış tütünler.E yani sonuçta Karadeniz'deyiz,tütün olacak tabi.Bizim Yakışıklı çok şaşırdı tütünleri görünce.''Bu şekilde kurutulduğunu hiç düşünmemiştim''dedi ki ben de görmeden önce düşünmemiştim zaten.
Kimden sinop

Kimden sinop

Bu da aşığı olduğum görüntülerden biri.Denize kıyısı olan bir şehirde doğmadım,Ankaralıyım.Ama hayatımın çok önemli dokuz yılını denize kıyı şehirlerde geçirdim ve çok sevdim denizi.Su kuşu değilim,yüzemem de ama seviyorum işte...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Merhaba

''...
Sana uzak kentlerin birinde,zamanın bir yerinde
Seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri...''


Çok önceden başlar İclal'e hayranlığım...Nerdeydim,ne yapıyordum sesini ilk duyduğumda bilmiyorum.Sevecen,şefkatli,hüzünlü ama aynı zamanda huzur veren...Şiirleri hep tercümanım olmuştur.Bazı şeyler okuruz hani,''ben de tam bunu demek istiyorum işte! '' dediğimiz olur.Onun yazılarını,şiirlerini okurken çok içimden geçirdim bu cümleyi...

…Beklemediğim anda karşıma çıkan ayrılıkları,
Aniden bastıran kışı,
Aynaya her baktığımda değişen kadını,
Mevsimler içinde mutlaka bir sevinç getiren yaz'ı,
Gülünce yüzleri bayram yeri olanları,
“Geçecek” diyerek yaraya üfleyenleri,
Okuduğunu anlayanları,
Anlayıp da susanları,
Cesur olanları,
Yeniden başlayanları
Ve
Hayatın mutlak coşkusunu,
Sizi,
Seni,
Her şeye rağmen üstelik
“gördüğüme sevindim!”
İclal Aydın

Yine böyle işte...Kısa ve güzel bir tatilin ardından sizi yeniden gördüğüme sevindim...Sevgiler...

14 Ağustos 2009 Cuma

yolculuk anılara...

Yarın dört yılımı geçirdiğim,beni çok mutlu eden ve unutulmaz arkadaşlıklar kazanmamı sağlayan küçük ve güzel şehre gidiyoruz:Sinop'a...O kdr çok seviyorum ki Sinop'u,dokuz yıldır görmemiş olmama rağmen kaldırımlarını,köşelerini,yokuşlarını,semt pazarını,en büyük marketini ve en çok ziyaret ettiğim kitapçısını hala gözümde canlandırabiliyorum...Tabi benim hatırladığım gibi değildir artık oralar ama olsun O hala benim Sinopum...
Hani Karadeniz'den bahsederken cümleler şöyle başlar ya:''Yeşille mavinin içiçe olduğu...''
Aynen öyle işte,tipik Karadeniz şehri ve bence en güzeli.Gerçi daha Rize'yi görmedim:)İnşallah orayı görmek de nasip olur.
Sinop sadece şehir olarak cezbetmemişti beni tabi;yıllardır en iyi arkadaşım olma sıfatını taşıyan Melikem de orda:)Çok özlemiştim arkadaşımı,okulumu,küçük şehrimi...Güzel anılarıma yenilerini ekleyeceğim inşallah.Fotoları paylaşırım sizinle...

13 Ağustos 2009 Perşembe

acıktık:)

Yemek yapmayı sever misiniz?Ben severim.Yemeyi?Ben tabi ki severim:)En çok hangi yemeği seversiniz?Ben ıspanak ve patlıcanla yapılan her şeyi...Peki ilk yaptığınız yemek nedir?Benimki tabi ki ıspanaktı...Belki de bu yüzden çok seviyorum.
Üçüncü sınıftaydım.Annemin eve yorgun geleceğini biliyordum.Sürpriz olsun istedim demek ki.Ispanakları doğrayıp tavaya doldurdum,bir güzel pişirdim.O kdr mutluyum ki;annem eve gelince hazır yemek bulacak ya,ve o yemeği ben yaptım ya,süperim ben,hayırlı evlat...
Annem tabi çok mutlu oldu.Sofra hazırlandı.Ispanak yoğurtlandı ve ilk lokma...Ne duymayı beklersiniz?''Mmmm...Çok güzel olmuş eline sağlık'',''annecim bunu bu kdr lezzetli nasıl yaptın?'' ya da ''aferin benim kızıma,büyümüş de annesine yemek hazırlarmış...'' Hepsi olurdu ama hiçbiri olmadı...Olmaması gereken tek bir şey vardı ve o oldu:''çıtır çıtır...''Bu ne?Bu, yıkanmadan pişirilen ıspanaktaki toprağın dişlerin arasına girince çıkardığı ses...
Ben olsam o yemeği yemezdim.Hatta onu yemek diye önüme getiren sıpaya da bir çift lafım olurdu.Ama olgunluk denen şey her insana nasip olmuyor ve benim annecim de o nasiplilerden biriydi...O akşam karnını çamurlu ıspanakla doyurdu.Ben de tabi.Ve sonra her yemek yapışında ben yanındaydım...
Nerden çıktı bu ottan konu?Aynen öyle işte,ıspanaktan çıktı.Bu akşam bizim evde yoğurlu ıspanak yenecek.Aslında onu bayıla bayıla yiyen tek aile ferdi ben olacağım,çünkü kendileri pek sevilmiyor evimizde.Şimdi mis gibi kokuyor ıspanak ve ben annemi özlüyorum.Hayatımda artık olmayan iki şey;ıspanağımın çamuru ve annem...Çamursuz ıspanak daha güzel ama annemsiz hayat...

11 Ağustos 2009 Salı

...ve büyüdük...

BİR YERDE KARŞILAŞIRSAK EĞER
BENİMLE YENİDEN TANIŞ.
AYRILIRKEN KIZMIŞTIN YA HANİ
SORUMSUZLUĞUMA,ÇOCUKLUĞUMA...
VE KOT PANTOLONUMA,YIRTIK...
BİR YERDE KARŞILAŞIRSAK EĞER
BENİMLE BARIŞ;
O ÇOCUK BÜYÜDÜ ARTIK!
Uğur Arslan

Ortaokul yıllarımda aklıma takılıp kalmış tek bir şey vardı : 18 yaşında olmak:) 18 yaş bana o kdr büyülü,öylesine inanılmaz geliyordu ki...Sanki her şeyin mükemmel olması için ben 18 olmalıydım.O zaman sevmediğim şeylere katlanmak zorunda kalmayacaktım,hayallerimin en büyüğü gerçekleştiği için diğerlerini gerçekleştirmem de kolay olacaktı,ben iyi olacaktım ve çevremdekilerin de iyi olmalarını sağlayacaktım...Sanki ben 18 olunca bir süper kahraman olacaktım;o kdr önemliydi yani...
Sonra ne oldu?
Sonra 18 oldum:)
Süper oldum mu?
Kahraman oldum mu?
Süper kahraman oldum mu?
Hayır.Sadece anladım süper hayalperest olduğumu...
Hayallerim sonraki yıllarda çok işime yaradı,ama ben 18 olduğum halde dünyanın hala aynı kalması beni hüsrana uğrattı:)
Benim eksenim etrafında dönmeyen bir dünya bana ne verebilirdi ki?Bu bencil düşüncenin o yaşlarda sizde de olduğunu söyleyin bana,normal olduğunu...
Tabi sonra farkettim işlerin öyle yürümediğini.18 olmakla devrim yapamayacağımı...18'in de nihayet en fazla 365 gün süreceğini,sıradan olduğunu yani...

Ve şimdi...
O hayal yaşımın 10 yıl sonrasında...Aslında sadece18'in değil diğer yaşların da hayallerle karşılanması gerektiğini öğrendim...Ya da belki ben artık yaşlandığımı kabul ediyorum ve her yeni yaşa girerken yeni yeni hayaller kurmak benim için artık bir zorunluluk:)
Her neyse...
Yeni yaşımın eski yaşlarımı aratmaması duasıyla:)...(doğum günüm henüz gelmedi ama olsun...)

10 Ağustos 2009 Pazartesi

...

Haddimi aşarak büyük konuştuğum çok oldu.Bu yüzden galiba,benim başıma gelmez dediğim çok şey geldi başıma...(Hepimize olduğu gibi...)''Asla!'' dediğim şeyler sık sık dikildi karşıma.Ben mi çok zayıftım(değildim aslında),hayat mı kararlıydı beni sıfırlamaya,bilmiyorum...Ama sıfırlandım:( ''Başardın.'' demek ne kdr gururumu incitse de başardın hayat.Bundan sonra hiçbir yenilgi beni şaşırtamaz,''nasıl olur!'' dedirtemez bana...
İlginçtir, az da olsa yine de umudum var;her zaman oldu.Eğer içimizdeki bir ışıksa umut,hala sönmedi bende.Bir dalsa,hala kırılmadı...Engellere karşı bir koruma,bir kalkansa eğer,hala elimde...Ne bileyim,bir arkadaş,bir sevgili,bir güç kaynağıysa hala benimle...
Ben hala bu kdr umutluyken,benden de umut kesmek olmaz değil mi?...

9 Ağustos 2009 Pazar

...
Koş saraylarıma bulabilirsen beni
Konuş ve dertleş eskisi gibi
Bul seni getir bana hediyem ol
Aklımın odaları senle doldu taştı

Ceyhun Yılmaz

başlayalım,,,bakalım ne getirir zaman...

Merhaba.İlk blog deneyimim değil bu.Aslında paylaşacak ne var diye çok düşündüm.Neden yazıyorum buraya?İçimden geçenleri birileriyle paylaşmam şart mıydı?Hani bir zamanlar hemen hemen hepimizin sahip olduğu,her sayfası farklı renkte,kilitli,cicili bicili bir defterde saklasaydım bunları olmaz mıydı?Ne kaybederdim o zaman?Ya da şimdi kazandığım nedir?Beni sevin ,beni övün,beni pohpohlayın mı demek istiyorum acaba?Bu acizlik değil mi?Diyelim ki öyle;sanal teselliler işe yarar mı?
Sorular böyle artar gider...Gerçekliğinden emin olduğum bir şey var;bu KPSS beni delirtecek!Bu kaçıncı yılım,kendimi devletime bir türlü kabul ettiremedim.Ben varım diyorum,ben iyiyim,ben yapabilirim...Ama O hayır diyor;sen benim için yeterli değilsin...Öyle olsun bakalım...Bu yüzden başladım bloglar aleminde yeni bir yolculuğa,tabi biraz kulvar değiştirerek...İlk bloğumdan beni tanıyanlar değişikliğin boyutunu açıkca farkedecektir...KPSS dedim ama sadece onunla ilgili olmayacak yazılarım .Aslında şiir,öykü ve edebiyatın diğer dallarında kısa kısa geziler hayal ediyorum...Yalnız kalmamak ümidiyle,haydi Bismillah...